Depo Yönetimi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Depo Yönetimi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Ağustos 2012 Perşembe

Etkili Bir Tedarik Zincirine Giden Yol


Bilginin entegrasyonu tedarik zincirindeki ilk aşamadır. Karar verme ve yürütme arasında sıkı bir bağ da verimli bir tedarik zinciri için vazgeçilmez bir unsurdur. 


Günümüzün bilişim teknolojileri, tedarik zincirindeki tüm üyelerin arasındaki bilgi akışını mümkün kılarak. iletişim engellerini yıkmaktadırlar. Bu teknolojilere en erken geçenler yavaş yavaş herkesin boy göstereceği pazarda kendilerine bir yer edinmişlerdir. Başarılı işletmeler, yüksek performanslı tedarik zincirine giden yolu dikkatlice adım adım takip etmeleri gerektiğinin farkındadırlar. 


Bu adımlar şunları içerir:


a) İş uygulamalarını tamamen otomatize ve optimize ederek yönetimde mükemmelliğe ulaşmak.

b)  Teşebbüsü tedarik zincirinin tum üyelerini kapsayacak şekilde genişletmek.

c) Ortak bir bilgi temeli oluşturmak üzere iş sistemlerini müşteri tedarikçi ve ortakların sistemleriyle entegre etmek,

d) Değişikliklere karşı duyarlılığını artırmak için gerçek zamanlı karar destek sistem geliştirmek

e) İş süreçlerinin optimize edilebilmesi için çalışanları, satıcıları ve tedarik zincirinin diğer üyelerini eğitmek

f) Evrensel iş konularıyla başa çıkabilecek bir firma yaratmak ve yönetmek için taahhütte bulunmak.

Değişimin cevaplarını ve karar vermeyi etkileyen faktörleri arayan firmalar artık eski sınırları içerisinde kalamazlar. Cevapların pekçoğu genişletilmiş teşebbüste yatmaktadır. Genişletilmiş teşebbüs firmanın tedarik zincirinin tüm üyelerini kapsar. Bunlar firma içindeki farklı birimler tedarikçiler ve bunların satıcıları; müşteriler ve bunların müşterileri ve hizmet sağlayıcılardır. İnternet gibi düşük maliyetli iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla, eskiden ancak en büyük firmaların ulaşabildiği entegrasyon düzeyi şimdi en küçük firmalar için de mümkündür.

Siparişe göre üretim yapan tipik bir bilgisayar firmasının tedarik, zincirini gözönüne alalım. Tüketiciler firmanın internet sayfasına girip arama yaparak, kendi ihtiyaçları ve bütçelerine uygun makinalara karar verirler. Müşteri sipariş verdiği an teslim tarihinin ne olacağını öğrenir ve bir teyit numarası alır. Müşteri hiçbir baskı, hissetmeden alışveriş yapabilir ve ürünün tam olarak ne zaman eline geçeceğini bilir.

Üretici firma da bu durumdan fayda sağlamaktadır. Siparişlerin doğrudan müşteriden toplanması nedeniyle, kendi iş süreçlerinde kullanmak üzere çok değerli satış noktası bilgilerine gerçek zamanlı olarak ulaşmaktadır. Üretim  departmanı tam olarak ne  üreteceğini,  satınalma  da  ne  sipariş  edeceğini  bilir. Pazarlama departmanı da belirli bir programın başarısını ölçebilir.

Bu senaryo bir adım daha ileriye götürüldüğünde, bilginin doğrudan parça tedarikçilerinin ve tamamlanmış mal distribütörlerinin sistemlerine gittiği senaryo elde edilecektir. Kısaca, eğer firma sadece kendi süreçlerini otomatize etmekle kalmayarak, bunları tedarik zincirindeki diğer üyelerin otomatize edilmiş süreçleriyle entegre ederse, bugünün hızla değişen pazar koşullarıyla zincirdeki firmalar hep beraber mücadele edebilirler.

Bilginin entegre edilmesi birçok işletmenin iş süreçlerini iyileştirme çabasının temelinde yatmaktadır. Modern ERP sistemleri, organizasyona, süreçlerini planlama, kontrol etme ve izleme olanağı sağlamak üzere tasarlanmışlardır. İletişim için standart mekanizmalar kullanarak, paylaşılan bilginin ne anlama geldiği hakkında genel bir anlayış geliştirerek ve verilere ulaşmak için bir dizi kural oluşturarak, ERP sistemleri yüksek seviyede entegrasyon sağlamaktadırlar.

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Vatan Kablo Microsoft Dynamics AX Projesi


Ülkemizin önde gelen kablo firmalarından birisi olan VATAN KABLO A.Ş. sektöründe sağlamış olduğu başarı ve üstün performans ile bugün tüm dünyada tanınan bir marka haline gelmiştir. Çorlu’daki; 30.000 m2 si kapalı, 100.000 m2 si açık sahada kurulu tesislerde dünya standartlarında, konusunda bilgi ve deneyim sahibi uzman ekipler tarafından en son teknolojik gelişmelere uygun makineler kullanılarak gerçekleştirir. Ürün yelpasesinde 66 kV’a kadar olan tüm alçak gerilim, orta gerilim ve yüksek gerilim enerji kabloları bulunmaktadır.
Ayrıca insan yoğunluğu fazla olan mekanlarda kullanımı yurdumuzda da zorunlu hale getirilen; standart kablolar gibi yangın anında yoğun duman ve toksit gaz çıkarmayan, HALOJENSİZ kablolar da üretilmekte, yangın esnasında can ve mal güvenliğini en üst düzeyde koruma bu sayede sağlanmaktadır. Yurtiçi pazarındaki güvenilir isminin yanı sıra VATAN KABLO A.Ş. küreselleşen dünyada rekabeti yurtdışına taşımış ve başta Avrupa ülkelerine olmak üzere Orta Doğu ülkeleri, Afrika ve Orta Asya ülkelerine yaptığı ihracatı ile güçlü bir marka olmuştur.
Enerji kabloları alanında Türkiye ve dünyanın büyük oyuncularından Vatan Kablo, artan iş hacmini yönetmek için ana üretim planlaması ve malzeme ihtiyaç planlamasını çalıştırabileceği, muhasebe satış ve üretim ile entegre kullanabileceği bir çözüm arıyordu. Kablo Sektöründe önemli bir çözüm olan Hollandalı Innovites tarafından geliştirilen Cable Builder (Kablo Tasarımcısı) ile ürün ve üretim tasarımını çözen Vatan Kablo, bu çözüm ile stratejik işbirliği yapan Microsoft Dynamics AX’ı da incelemeye aldı. Microsoft Dynamics’in sektöre özel uygulamalar geliştiren yazılım evleri ile yaptığı işbirliğinden etkilen Vatan Kablo, muhasebe, stok, satış ve planlama süreçlerinin Cable Builder’da yaratılan ürünler ile otomatik entegre olduğunu görerek aradığı çözümü bulduğunu gördü. 1.1.2012 itibari ile tüm süreçlerinde Microsoft Dynamics AX kullanmaya başlayan Vatan Kablo, en büyük katkıyı 30,000’i aşkın ürün ve 110,000’i aşkın yarımamul planlamasının otomatik olarak yapmakta görüyor.
Ayrıca kablo kesim iş emrileri, müşteri ve ürün bazında sipariş toleranslarının yönetimi de verimliliği çok artıran özellikler. Kablo üretiminde çok önemli olan ve sıklıkla müşteriye ya da kullanım alanına göre değişebilen dolgu, büküm, damar kalınlığı gibi parametrelerin Cable Builder ile yönetiliyor olması ve bir değişiklik olduğunda kullanılan tüm ürün ağaçları ve rotalarda değiştirebiliyor olması da işi çok kolaylaştırmakta. Hatta ürün özelliklerine göre çok basit parametreler ile makina seçim tercihlerinin yapılıyor olması da üretim maliyetlerini düşürmekte.

11 Haziran 2012 Pazartesi

ERP Sistemlerinde Optimum Stok Yönetimi

MALZEME MİKTARI İLE İLGİLİ SORUNLAR

Sanayi işletmelerinin kullandıkları malzemenin çeşitleri kimi kez binlerce kaleme ve eldeki malzeme stoklarının değeri de milyarlarca liraya varabilir. Bu nedendir ki sadece imalat esnasında kullanılan malzemenin cinsi değil, malzemenin elde bulunması gereken miktarı da önem gösterir. Ortaya çıkan sorunlar;

1. Sürekli ve alakasız bir üretime olanak verebilmek için gerekli tür ve nitelikte malzemeden elde yeterli miktarda bulundurmak

2. Eldeki stoklara olabildiği kadar az sermaye bağlamak

3. Eldeki malzemeyi zaman ve emek bakımından en kolay kullanılabilecek biçimde güvenlik içinde bulundurmak.

Sıralanan sorunlar kısmen üretim bölümünü, kısmen de yönetim ve finansman servislerini ilgilendirir. Bir sanayi işletmesinde üretimden sorumlu olanların amacı, imalat programının aksaksız olarak gerçekleştirilmesidir. Buna göre malzeme eksikliğinden üretimin aksaması gibi bir sorunu ortadan kaldırmak için üreticiler her malzemeden olabildiğince fazla elde bulundurulmasını isterler. İşletmede finansman bölümünün amacı ise işletmenin faaliyetlerini en az sermaye bağlayarak gerçekleştirmektir. Bundandır ki finansman bölümü çalışanları stokların gereksinimi karşılayabilecek en düşük düzeyde tutulmasını isterler. Bu iki zıt görüşü birleştirmek amacı ile işletmecilikte “Stok Kontrolu” son yıllarda büyük önem kazanmış ve bu alanda matematiksel yöntemler ve bilgisayardan geniş çapta yararlanılmıştır.Ve bu amaçları gerçekleştirebilmek için, başvurulabilecek başlıca önlemler;

1. Her şeyden önce satış ve üretim kısımları arasında eşgüdüm sağlanmalıdır. İşletmenin “üretim planı” yapılan satış tahminleri doğrultusunda hazırlanmalı. 
2. Hangi mamullerden ne miktarda üretileceği kararlaştırıldıktan sonra, programı gerçekleştirmek için gerekli malzemenin cins, miktar ve tedarik zamanı ile ilgili “malzeme tedarik planı” yapılmalıdır. 
3. Satın alma işleri bir merkezden ve düzenli yürütülmeli, fiyat bakımından en uygun koşullar sağlanmaya çalışılmalı. 
4. Malzemenin güvenli ve imalata kolay varabilecek bir şekilde bulundurulması sağlanmalıdır. Kullanım ve stok miktarı hızlı ve sağlıklı kontrol edilmeli.

OPTİMAL SİPARİŞ MİKTARI
Bir malzemeden bir seferde ne miktarda satın alınması halinde işletme için en az maliyet olacağı konusu literatürde “optimal sipariş miktarı” olarak geçer. Bu sorun yalnızca dışarıdan malzeme satın alınması değil, işletmede imal edilecek bir mamulün parti ve seri büyüklüğünün saptanması için de söz konusu olur. Konu şu sorularla daha iyi açıklanabilir. Bir malzemeden ufak partiler halinde, fakat bir zaman zarfınsa bir çok kez sipariş vermek mi daha uygundur. Yoksa bir seferde örneğin bütün bir yılın gereksinimini karşılayacak miktarda malzeme sipariş etmek mi daha hesaplıdır.

ÇOK STOK BULUNDURMANIN MALİYETİ

1. Çok stok için daha büyük bir depo yerine ihtiyaç olduğundan, depo kirası ve depo binası amortismanları çok olur.

2. çok stok çok sermaye bağlamasını gerektirdiğinden, faiz maliyetleri yükselir.

3. Büyük stoklar fiziki bakımdan bozulabileceği gibi faiz bakımından da değer kaybına uğrayabilir. Karşılaşılabilecek rizikolar için ödenen sigorta primleri de maliyeti artırır.

4. Büyük stoklar, stok bulundurma ve kayıt işlemleri için daha çok eleman, malzeme ve enerji maliyetleri gerektirebilir.

AZ STOK BULUNDURMANIN MALİYETLERİ

1. Az stok bulundurmak ufak partiler halinde fakat çok sayıda sipariş vermek demek olacağına göre, sipariş, nakliye ve depolama işlemleri maliyetleri çok olur.

2. Yetersiz stok yüzünden üretim aksayabilir ve bu aksamalar maliyete katma değer sağlar

3. Üretim aksaması dolayısıyla satışlar da azalacağından, satışlardan beklenen katkı da düşer

4. Üretim ve satış akaklıkları yüzünden kaybedilen müşteriler, işletme için bir “goodwill” veya firma değeri kaybı olur

STOK BULUNDURMA (STOKLAMA) MALİYETİ
Çoğunlukla belirli bir yüzde veya birim başına belirli bir tutar olarak kabul edilen bu maliyetlerin ortalama stok için yapılan faiz, kira, sigorta, v.s. gibi bütün maliyetleri içine aldığı varsayılmaktadır. Ortalama stok olarak sipariş miktarının ½’si temel alınmaktadır.

SİPARİŞ MALİYETLERİ Bir siparişin verilmesinden depoya girmesine kadar geçen her türlü yazışma, tesellüm, kontrol ve kayıt maliyetleri “sipariş maliyeti” olarak tek bir tutar biçiminde belirtilmektedir. Pratikte belirli bir hesap dönemi içerisinde katlanılan bu tür maliyetlerin sipariş sayısına bölünmesiyle ortalama bir sipariş maliyeti hesaplanmaktadır. Optimal sipariş miktarını bulabilmek için, yukarıda sözü geçen iki maliyetin toplamının en az (minimum) olması gerekmektedir.

STOK KONTROLU Stok kontrolünün en önemli sorunlarından biri olan optimal sipariş miktarı konusu yukarıda incelendikten sonra, bu kontrolle ilgili diğer bazı sorunlarda aşağıdaki gibidir.

a) En az stok miktarı Herhangi bir hammaddeden elde en az ne miktarda bulunması gerektiği özellikler şu faktörlere bağlıdır.
Günlük kullanımı
Tedarik süresi
Emniyet stoku ihtiyacı
Bir malzemeden günlük kullanım miktarı ne kadar çok ve bu malzemenin tedarik süresi ne kadar uzun olursa, elde o kadar çok stok bulundurmak gerekmektedir.

b) Stok miktarının izlenmesi Çeşitli malzeme için en az stok miktarı saplandıktan sonra, eldeki stokların fiilen bu miktarların altına düşüp düşmediğini sürekli olarak izlemek ve kontrol etmek gerekir. Bu konuda uygulanan birkaç yönteme kısaca değinmekle yetinelim. ABC Yöntemi: sanayi işletmelerinde az veya çok kullanılan

26 Mart 2012 Pazartesi

IKEA da Dynamics Kullanıyor

IKEA Türkiye, uygulamaya alacağı bir sadakat programı olan IKEA Aile Kart’ı altyapısı için Microsoft Dynamics CRM kullanıyor.

IKEA Aile Kart uygulaması ile sürekli müşterilerine ödül ve ayrıcalıklar sağlayarak, daha fazla değer sunmayı hedefledi. Bu uygulamayı devreye alırken mevcut sistemleri ile kolay entegre olacak, müşterilerin hem üye olurken hem de alışveriş yaparken ek zaman harcatmayacak, farklı bakış açılarına göre değerlendirme yapılmasına imkan sağlayacak bir çözümü Microsoft Dynamics CRM ile devreye aldı.
İsveç kökenli uluslararası mobilya firması IKEA, Türkiye’de 2005 yılı Mayıs ayında İstanbul-Ümraniye’de açtığı mağaza ile hizmet vermeye başlayan IKEA, aynı müşteriye daha fazla ürün satma stratejisi için, bir sadakat programını devreye almaya karar verdi.

Pazarlama Departmanı CRM ve Araştırma Yöneticisi Ayşe Gedikli, IKEA, mağazalarını ziyaret eden tüm müşterilerin anında ve ücretsiz olarak IKEA Aile Kart sahibi olup, IKEA mağazalarında fırsatlarla dolu alışveriş yapmalarını hedefleyerek, her alışverişte kazanılan hediye puanlar ve özel ürün indirimlerinin yanısıra, dönemsel kampanyalardan faydalanma imkanı sunduklarını belirtti.

Evlenecek çiftlere özel IKEA Aile Kart Evlilik Kampanya’sı buna güzel bir örnek. Diğer yandan IKEA Aile Kart, ailelerin ortak ihtiyaçlarını da dikkate alarak, bir ailenin tüm bireylerinin yapmış oldukları alışverişi tek bir kartta topladıklarını ve bu ailelere yönelik farklı promosyonları devreye alıyor.
Ortak çalışma nasıl başladı?
Bu uygulamanın kasada geçen süreyi uzatmadan, hızlı ve sorunsuz bir şekilde uygulanması için çözüm arayışı konusunda Bilgi İşlem Müdürü Bülent Erkmen farklı alternatifleri değerlendirdiklerini, en önemli kriterin mevcut ERP sistemi ile kolay entegre olacak, kasada geçen süreyi uzatmayacak ve pazarlama departmanının ihtiyaçlarına cevap verebilecek yetkinliklere sahip olması olduğunu söyledi.

Erkmen “Tabi uzun vadede önemli konulardan biri de sistemde biriken veriler artıkça sistemin analiz ve rapor konusunda göstereceği performanstır“ dedi. Tüm alternatifler incelendiğinde Microsoft Dynamics CRM en uygun çözüm olarak öne çıktı. Uygulama geliştirmenin kolaylığı ve entegrasyona çok müsait olan altyapısı yanında, SQL Reporting Services ve İş Zekası uygulamaları ile kolaylaşan ve hızlanan analiz seçenekleri, CRM’in orta ve uzun vadede de en iyi çözüm olacağına olan inancı geliştirdi.
2009 Kasım ayında Ümraniye mağazasında pilot uygulamaya başlandıktan sonra, Aralık ayında tüm mağazalar devreye alındı. Başvuruda bulunan kişilere anında kart verilmesi, kart sahiplerinin alışverişlerinin takip edilmesi, promosyonlu ürünlerin belirlenmesi ve POS cihazlarına ilgili fiyatların aktarılması gibi tüm işlemler sistem üzerinden sorunsuz bir şekilde yürütülmeye başlandı.
Lansman döneminin ilk aylarında hedeflenen kart adedinin çok üstüne çıkılmış durumda. Şu anda 150.000 adet kart kullanımda. Hedeflenen üye sayısına ulaşıldığı için, bundan sonra sistemde biriken verilerle üye sayısının ve üyelerin ortalama alışveriş tutarının artmasına yönelik çalışmalara şimdiden hız verilmiş durumda.

Dynamics ile ne gibi yararlar sağlandı?
Endirek İşçilikte Tasarruf Bir sadakat kartı uygulamasında üyelerin tanımlanması, ilgili bilgilerin sisteme girilmesi, daha sonra yapılan alışverilerin kart üzerinde puan olarak toplanması, ve bu puanların bir takım indirim ve promosoyonlarda kullanılması ek işçiliğe neden olmakta. Ancak IKEA ek işçilik yaratılmaması ve müşterilerin hem üye olurken hem de alışveriş yaparken ek bekleme süresi yaşamaması için Microsoft Dynamics CRM’in esnek yapısından yararlanıyor. Müşterilerin doldurduğu ve üstünde minimum bilgiler bulunan kart başvuru formu CRM’e giriliyor. CRM kart numarası ve statüsünü yaratıp, POS uygulamasına hemen aktarıyor. Böylece form doldurulduğu anda sistemler hazır oluyor. POS’dan alışveriş geçtikçe, alışveriş detayları da, önce Microsoft Dynamics NAV’a gidiyor, burada promosyon kuralları ile kontrol yapılıyor, sonrasında hak edilen puanlar CRM’e gönderiliyor. Böylece hem ERP sistemleri hem CRM gerekli tüm bilgileri içinde barındırıyor. Farklı sorumluluktaki çalışanların kapsamlı analiz yapabilmesi için farklı bakış açılarından raporlar üretilebiliyor.

Müşteri profilleme IKEA Aile Kart uygulamasından en büyük beklenti müşterileri tanımak. Müşterileri tanıdıktan sonra da mağazaya daha fazla ziyaret etmelerini sağlayacak farklı kampanyalar tasarlayabilmek. IKEA kendi içinde müşteri profillemesi için yaşam evresini kullanmakta. Microsoft Dynamics CRM’de biriken bilgiler ile de desteklenerek, IKEA müşterilerinin hangi evrede olduğu belirleniyor. Müşteriye bu evrenin ihtiyaçlarına uygun kampanya içeriği oluşturuluyor. Böylece yapılan kampanyalardan daha fazla geri dönüş alarak, müşterilerin ziyaret sayısı artırılırken, ortalama alışveriş sepeti tutarı yükseliyor.

Kampanya Tasarımı ve Geri Dönüş Takibi Tüm bilgiler tek bir sistemde olunca, IKEA yapmış olduğu kampanyaların etkinliğini de ölçebilmekte. Kampanya tasarlanırken, hangi müşterilere hitap edileceğini, hedef kitlenin büyüklüğünü, bu kitlenin ortalama alışveriş sepeti tutarını görebiliyorlar. Kampanya başladıktan sonra, bu hedef kitlenin içinden mağaza ziyareti yapıp, alışveriş yapanlar raporlanabiliyor. Her kampanya için, ortalama alışveriş tutarı değişikliği ve bu değişiklik içinde kampanyanın toplam etkisi gözlenebiliyor. Ayrıca sürekli değişen ürünler için tek tek indirim girebiliyor. Bu tür ürün spesifik kampanyalarda, ürün açısından etkiler de kolaylıkla gözlemlenebiliyor.
Sistemlerin entegre olmasından dolayı, kampanyaya girecek ürünlerin satışında beklenen artış, tedarik zinciri planlamasına aktarılarak, gerekli ürün tedariğinin yapılması da mümkün olmakta. İlerde daha detaylı kampanya modelleri tasarlamak hedefleniyor. Örneğin, geçmiş aylarda oturma odası mobilyası satın almış müşteri grubuna aydınlatma ürünleri önermek ve bu tür kampanyaların sayısını artırarak, ilerde benzer kampanyalarla talebin esnekliğini ölçebilmek hedefleniyor.

6 Eylül 2009 Pazar

ERP Nedir ?

ERP’NİN ABC’Sİ
Aberdeen Research

ERP’nin günümüzdeki tanımı nedir? Bugün artık ERP konuşulurken sadece planlama fonksiyonundan bahsedilmiyor. ERP artık bir kurumun yaptığı işin bütününü yansıtan bir kavram olarak kullanılıyor. Diğer bir deyişle ERP bir kurumun tüm bileşenlerinin bir bütün olarak görülmesine imkan veriyor.

ERP, bir kurumun kendi iç süreçlerini bütünleşik bir yapıda gerçekleştirmeye imkan tanırken, işin kurum sınırları dışına taşan kısmının da desteklenmesini sağlıyor. Bu iki süreci birleştiren ERP çözümlerinin genel karakteristikleri şöyle özetlenebilir:

ERP uygulamaları, iş süreçlerini adresler.
ERP uygulamaları modüler yapıdadır.
ERP uygulamaları entegredir.
ERP uygulamaları kurumların sınırlarını aşar, müşterilerine, iş ortaklarına ve tedarikçilerine kadar uzanır.
Uçtan uca bir ERP çözümü, kurumun tüm iş fonksiyonlarını destekler.

ERP hakkında kafalarda soru işareti oluşturan bazı konulara yanıt aramak gerekirse karşılaşacağımız sorular ve yanıtları şunlar olacaktır:

1.“İş süreci” kavramı şirketin bir bölümü veya özel bir fonksiyonu mudur?
İş süreçleri, kurum içerisinde birden fazla fonksiyona dokunur. Bu nedenle fonksiyonlar ve bölümler üzeridir. Örneğin bir şirkette muhasebe bölümü olabilir ya da satın alma işlemi gerçekleştirilebilir. Bu bölümler işlerini süreçler aracılığıyla yapar ama süreçler bölüm veya fonksiyon değildir. Örneğin satış süreci, müşteriyi edinmekle başlayan ve ürün veya hizmetin karşılığını müşteriden tahsil edene dek süren bir dizi aşamayı içerir.. Bu nedenle süreçler çok daha geniş bir yapıya sahiptir.

2.Modüler bir ERP uygulaması, standart uygulamalardan nasıl farklılaşır?
ERP uygulamasının güzel yanı, içerisindeki tüm fonksiyonların entegre bir yapıda çalışmasıdır. Bu özelliğe sahip olmayan bir çözüm, iş süreçlerinin bütününü kapsayamaz. Modüler yapının önemi, ERP uygulamasını satın alma ve kurma sürecinde daha da ön plana çıkar. Bir kurum, ERP uygulamasının sahip olduğu fonksiyonların tümünü kullanmak istemeyebilir. Bu nedenle modüler yapı istenilen fonksiyonları istenilen zamanlarda kullanmayı mümkün kılar.

3.Kullandığım uygulamalar zaten entegre. Neden ERP düşüneyim?
Farklı uygulamalar her zaman birbiri ile uyumlu çalışmaz ve aslında bu zor bir süreçtir. Ayrıca bir araya gelmiş birçok uygulama tek bir uygulamanın sağladığı özellikleri sağlayamayabilir. Yani 2+2 her zaman 4 etmeyebilir.

Yapılan birçok araştırma göstermektedir ki özellikle orta ve küçük ölçekli kurumlar bazı işlemleri birçok kez tekrarlamaktadır. Bu mükerrer işlemler sırasında belli başlı sorunlarla karşılaşmak mümkün. Örneğin sürekli veri girişi yapmak aman kaybına neden olmakta. Ayrıca bu girişlerde hata payı yükselmekte. Farklı uygulamalardan gelen veriler farklı özellikte olacağı için bu verileri bütünleştirip analizler yapmak elma ile armudu karşılaştırmak gibi kalacaktır.

Entegre bir ERP paketinde gerekli veriler bir kere girildikten sonra ihtiyaç duyulan her noktada kullanılabilmektedir. Uygulamayı kullanan tüm süreçler ve çalışanlar, karar verme mekanizmasındaki yöneticiler bilgileri aynı biçimde, gerçek zamanlı olarak görme şansına kavuşur.

4.Neden ERP uygulaması, kurumun sınırlarını aşmak zorunda?
Günümüzde kurumların işleri zaten kendi sınırlarını aşıyor, dahili uygulamalar harici uygulamalarla bütünleşiyor. Başarılı olmak isteyen kurumlar, satın alma süreçlerini, iş ortakları ve müşterileri ile olan ilişkilerini en doğru ve etkin biçimde sürdürmek orunda. Bunların tümü harici operasyonlar gerektiriyor.

5.Kurumun bütününü adresleyen bir ERP çözümüne sahip olmanın avantajları nelerdir?
Komple bir çözüm sahibi olmanın, parça parça uygulamalara göre birçok önemli avantajı söz konusudur.
Ölçeklenebilirlik: ERP çözümleri, kurumun büyümesine paralel olarak genişleyebilme özelliğine sahiptir.
Fonksiyonalite: ERP çözümleri, uygun maliyetlerle farklı fonksiyonlara gerektiği zaman erişmeyi mümkün kılar. Bugün ihtiyaç duymadığınız bir özelliği yarın aktive ederek kullanmanız mümkün.
Destek ve hizmet: ERP çözümlerinde destek ve hizmet son derece önemlidir. Entegre bir ERP ortamının destek ve hizmet işlemleri çok daha basit ve etkili biçimde gerçekleştirilebilir.

KOBİ’lerin Başlıca Sorunları
Dünyada birçok KOBİ, 1990’lı yıllardaki ERP fırtınasına yakalanmış ve bu sürecin maliyetlerini ve zorluğunu göğüslemekte zorlanmıştır. Bugün bu kurumların çoğu, güncelliğini kaybetmiş veya gereğinden fazla büyük uygulamalarla iş yapmaya çalışmakta ve rekabetçiliklerini korumak için yeni teknolojilere yatırım yapmak zorunda kalmaktadır. Bugün birçok KOBi ellerindeki sistemler için güncellemelere, farklı uygulamalara ve yeni teknolojilere gereksinim duymaktadır.

ERP’yi yeniden değerlendirmek için doğru zaman mı?
Günümüzde KOBİ’ler için maliyetlerin etkin biçimde yönetimi son derece önemlidir. Ayrıca KOBİ’lerin finansman eksiliği de önemli bir sorundur. Buna karşın günümüzün modern KOBİ’leri, müşteri tabanını büyütmek ve eldeki müşterileri korumak çabası içerisindedir. Her geçen gün farklılığı azalan ürün ve hizmetlerin getirdiği rekabet, KOBİ’lerin bir diğer önemli sıkıntısıdır. Bu sıkıntıların ERP ile kesiştiği noktalara bir göz atalım:

Kurumsal stratejilerin ve inisiyatiflerin hayata geçirilmesi için finansman yetersizliği
Kurumsal vizyonu ve hedefleri belirlemedeki sıkıntı
Kurumsal stratejilerin ve inisiyatiflerin iletişiminde yetersizlik
Çalışanların daha verimli kılınması için gerekli olan ölçütlerin eksikliği
Kurumsal amaçları gerçekleştirecek kalifiye insan kaynağı eksikliği
Müşteri taleplerini planlamada yetersizlik

Kurumsal stratejilerin belirlenmesi ve etkin biçimde duyurulmasının en iyi yolu, kurum içerisinde portal yapıları üzerinden çalışanlar ile etkileşimin sağlanmasıdır. Amaçlara yönelik girişimlerin hayata geçirilmesi için yine insan kaynağı ile etkin iletişim, e-işe alma sistemleri önemli avantajlar sağlayacaktır diğer yandan müşteri taleplerini öngörmeye yönelik analiz ve raporlama sistemleri süreci oldukça kolaylaştıracaktır. Her ne kadar orta ölçekli kurumlar bu tür çözümleri hayata geçirmekte büyük ölçekli kurumlardan biraz daha yavaş olsa da ERP tüm bu sorunlara çözüm getirmektedir.

Sonuç olarak...
Günümüzde KOBİ’ler, teknolojiyi, stratejilerini hayata geçiren bir araç olarak konumlandırmaktadır. Gelişmiş analiz araçları, karar destek sistemleri, raporlama araçları ve süreçlere özel uygulamaların özellikleri geliştikçe, bu hedef daha kolay gerçekleşmektedir. ERP çözümleri, bu çabanın en önemli destekçisidir.

KOBİ’lerin farklı iş yapma biçimleri ve kendilerine özgü dinamiklerinin çeşitliliği hala son derece fazladır. Buna karşın operasyonel maliyetlerin düşürülmesi ve yatırımların daha etkin gerçekleştirilmesi sayesinde KOBİ2ler iş amaçlarına daha etkin biçimde ulaşacaktır. Bunun yolu ERP’den geçmektedir. Bu bağlamda KOBİ2ler şu 3 noktaya dikkat etmelidir:
İş amaçlarının ve gerekliliklerin bugünün şartlarına göre belirlenmesi
Potansiyel çözümlerin, üreticilerin ve katma değerli satıcıların değerlendirilmesi
Planların bugün için değil gelecek için yapılması

BUMERANG