stok etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
stok etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Nisan 2016 Salı

Güdüler ve işletme yönetimi

Güdüler hayatla olan mücadelemizde bizi ayakta tutan, yön veren, uyaran ve harekete geçiren dürtülerdir. İnsanlığın  en temel ihtiyaçları olan açlık ve susuzluk dürtülerini gidermek içinse hipotalamus aracılığıyla yönlendirilirler.
Hipotalamusun temel işlevi organizmayı harekete geçirerek açlık ve susuzluk hissini ortadan kaldıracak eylemleri yapmaya teşvik etmektir… Fakat insan organizmasında bu uyarıcıya rağmen bazen tam zamanında hareket geçemeyebiliyor. Örneğin, çok aç olduğunda yemek yemekten ya da  çok susadığında su içmekten vazgeçebiliyor. Bu vazgeçişler metabolizmada bir takım dengesizlikler meydana getiriyor, kasılma, gerilme vb… Söz konusu durum işletmeler içinde geçerli olmakta. Uyarıcı mekanizmaları olmayan ya da görmezden gelinen durumlarda sistem bütünsel olarak hata vermeye başlıyor. Acıkan insanın yemeği ertelemesi gibi, üretim yapan bir işletmenin de stokta eksi bakiye veren bir ürünle imalat yapmaya devam etmesi günün sonunda maliyetlendirme ekranında sapmalara neden olacaktır.
İhtiyaçlar içeriden olduğu kadar dışarıdan da tetikleniyor, her iki durumda da temel olan şey vücudun onu ihtiyaç olarak hissetmesi ve tüketime yönelmesi ile son buluyor. Örneğin tokken yenilen pasta, ihtiyacı yokken sadece modelini beğendiği için satın alınan bir telefon ya da mevkisel konumuna uygun düşeceğini düşünüp değiştirilmiş bir araba gibi. Bütün bu davranışlar işletme açısından ele alındığında, ihtiyaç fazlası stok ürünleri, toplam büyüme hesaplanmadan yapılan yeni yatırımlar, gerekli bütçe yapılmadan satın alınan lüks ihtiyaçları vb farklı yönelimler açığa çıkıyor. Bütün bu gereksiz yüklemeler kar zarar hanesinde işletmeye genelde zarar olarak yansıyor ve öngörüsüz bir yönetimle ihtiyaç analizleri yapılmadan sürdürülen bir sürece giriliyor.
beyin
İnsanın yaşam modeline benzeyen bu sistemin kontrol edilmesi, yönetilmesi, karar mekanizmalarının oturtulması, uyarıcıların aktif edilmesi ve sistemin aktif olarak çalışabilmesi için bir beyne ve hipotalamusa ihtiyacı var. Bunu ise bir kurumsal kaynak planlama yazılımı ile sağlayabilirsiniz. İşletmenizin yaşamsal fonksiyonlarının devam edebilmesi için gerekli olan kurumsal kaynak planlama yazılımı hakkında detaylı bilgi almak isterseniz bizimle iletişime info@pargesoft.com ya da 0216 575 6070 numaralı telefondan iletişime geçebilirsiniz…


Hipotalamus; Vücut sıcaklığı mekanizmasını, sempatik sinir sistemini ve hipofizin çalışmasını denetler. Susama, acıkma hislerinin merkezi olup vücut ısısını ve kan basıncını ayarlar. Ayrıca ürettiği RF maddesi ile hipofizi uyarır. İç denge hipotalamus ile korunur. Karbonhidrat – yağ – protein metabolizmasını dengeler.

14 Eylül 2012 Cuma

Yalın Üretimin Tanımı


          Yalın düşüncenin temel amacı organizasyonlar, teknolojiler ve sabit kıymetler üzerinde odaklanmak yerine, ürün üstüne odaklanarak, kaynakları ürünü etkileyecek çalışmalara kaydırmaktır. Buna bağlı olarak yalın üretim aşağıdaki şekilde tanımlanabilir:

Yalın üretim ; yapısında hiçbir gereksiz unsur taşımayan ve hata, maliyet, stok, işçilik, geliştirme süreci, üretim alanı, fire, müşteri memnuniyetsizliği gibi unsurların, en aza indirgendiği ideal bir üretim sistemidir.( John Krafchik) 

Bir başka tanıma göre yalın üretim, üre­time devrimci bir yeni felsefeyle yaklaşmaktır. ( Shigeo Shingo)

Yalın  üretim, üretime yük getiren tüm israflardan arınmayı hedef alan bir yaklaşımdır. Yalın üretimin ana stratejisi hızı artırıp, akış süresini azaltarak kalite, maliyet, teslimat performansını aynı anda iyileştirmektir. Yalın üretim,  müşteri ihtiyaçları doğrultusunda malzeme veya bilgiyi dönüştüren veya şekillendiren ve katma değer yaratan faaliyet ile zaman ve kaynak kullanan; ancak ürün üstüne müşteri ihtiyaçları doğrultusunda değer ilave etmeyen ve katma değer yaratmayan faaliyeti ayırt eden bir yaklaşımdır.

Kısacası yalın üretim: “en az kaynakla, en kısa za­manda, en ucuz ve hatasız üretimi, müşteri talebine bire bir uyacak, yanıt verebilecek şekilde, israfsız ya da en az israfla ve tüm üretim faktörlerini en esnek şekilde kullanıp, potansiyellerinin tümünden yararlanıp na­sıl gerçekleştiririz?” arayışının bir sonucudur.

Yalın Üretimin Genel Özellikleri

Yalın üretim; randımanı yüksek düzeyde imalat için ileri doğru önemli bir sıçrama adımıdır. Japon otomotiv endüstrisi tarafından geliştirilen yalın üretim; emek-sanat bağımlı ve seri üretimin avantajlarını birleştirir ve bu sayede öncekinin yüksek maliyetinden ve sonuncunun katılığından sakınmış olunur.

Yalın üretimde; çok çeşitli ürünler üretmek için üretimin her düzeyinde çok yönlü eğitilmiş işçi ekipleri çalışır ve yüksek düzeyde esnekliği olan, otomasyonu gittikçe artan makineler kullanılır.

Yalın üretim sisteminde, pazardan gelebilecek hedefleri anında karşılayabilmek için üst kademe yöneticilerden işçilere ve tedarikçilere kadar herkesin çalışması bir bütün olarak birleştirilir.Başka bir deyişle yalın üretim,  insanların çalışma şeklini değiştirir.

Yalın üretim, daha fazla profesyonel yeteneklerin öğrenilmesini ve bunların katı bir hiyerarşiden ziyade yaratıcı bir şekilde, bir takım atmosferi içinde uygulanmasını gerektirmektedir.Yalın üretim, bu özelliği ile de insanların çalışma şeklini değiştirmektedir.

            Yalın üretimin ana amaçlarından biri, sorumluluğu kuruluşun yapısal piramidinin aşağısındaki kişilere kadar yaymaktır. Yani sorumluluk, firmanın organizasyon yapısının en alt kademelerine kadar itilir. Bu da, çalışanların kendi çalışmalarını kontrol edebilme özgürlüğü anlamına gelir,  ancak bu aynı zamanda pahalıya mal olacak hatalar yapma endişesini de ortaya çıkarabilir.

           Yalın üretim, kesin olarak “kusursuzluğu” hedef almıştır. Devamlı düşen maliyetler, sıfır hata ile imalat , sıfır stok ve sonu gelmeyen ürün çeşitliliği gibi hedefler “kusursuzluk” hedefinin alt hedefleridir. Yalın üretici bu hedefe ulaşmak için sürekli mükemmellik arayışı içindedir.

Yalın üretimi karakterize eden altı başarı faktörü vardır. Bunlar:

1-Proje yöneticisi,
2-Ekip çalışması,
3-Bilgi kültürü,
4-Tedarikçilerle entegrasyon,
5-Eşzamanlı mühendislik ve
6- Tüketici oryantasyonudur.

Bunlardan ekip çalışması, proje yöneticisi ve tedarikçilerle entegrasyon faktörleri,yalın üretim kavramını kendisine alternatif olan daha az rekabetçi Tayloristik yapılandırılmış üretim kavramından ayıran faktörlerdir

            Bu 6 başarı faktörünü uygulamayı öngören bu yaklaşım tarzının  temelinde, kalitenin anlamını ve sistemini değiştiren “Toplam Kalite Kontrol Sistemi” bulunur. Kalitenin “kalite kontrol” veya “kalite güvencesi” gibi tek bir departmanın sorumluluğu olmadığını, kalitenin, mal ve hizmetler oluşturulurken aşama aşama elde edildiğini benimseyen bu sistem, yalın üretimin temel taşlarından birisidir. Çünkü yalın üretimde hedef; kaliteli mallar üretmek suretiyle ilk anda işi doğru yapmaktır.

2 Ağustos 2012 Perşembe

Etkili Bir Tedarik Zincirine Giden Yol


Bilginin entegrasyonu tedarik zincirindeki ilk aşamadır. Karar verme ve yürütme arasında sıkı bir bağ da verimli bir tedarik zinciri için vazgeçilmez bir unsurdur. 


Günümüzün bilişim teknolojileri, tedarik zincirindeki tüm üyelerin arasındaki bilgi akışını mümkün kılarak. iletişim engellerini yıkmaktadırlar. Bu teknolojilere en erken geçenler yavaş yavaş herkesin boy göstereceği pazarda kendilerine bir yer edinmişlerdir. Başarılı işletmeler, yüksek performanslı tedarik zincirine giden yolu dikkatlice adım adım takip etmeleri gerektiğinin farkındadırlar. 


Bu adımlar şunları içerir:


a) İş uygulamalarını tamamen otomatize ve optimize ederek yönetimde mükemmelliğe ulaşmak.

b)  Teşebbüsü tedarik zincirinin tum üyelerini kapsayacak şekilde genişletmek.

c) Ortak bir bilgi temeli oluşturmak üzere iş sistemlerini müşteri tedarikçi ve ortakların sistemleriyle entegre etmek,

d) Değişikliklere karşı duyarlılığını artırmak için gerçek zamanlı karar destek sistem geliştirmek

e) İş süreçlerinin optimize edilebilmesi için çalışanları, satıcıları ve tedarik zincirinin diğer üyelerini eğitmek

f) Evrensel iş konularıyla başa çıkabilecek bir firma yaratmak ve yönetmek için taahhütte bulunmak.

Değişimin cevaplarını ve karar vermeyi etkileyen faktörleri arayan firmalar artık eski sınırları içerisinde kalamazlar. Cevapların pekçoğu genişletilmiş teşebbüste yatmaktadır. Genişletilmiş teşebbüs firmanın tedarik zincirinin tüm üyelerini kapsar. Bunlar firma içindeki farklı birimler tedarikçiler ve bunların satıcıları; müşteriler ve bunların müşterileri ve hizmet sağlayıcılardır. İnternet gibi düşük maliyetli iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla, eskiden ancak en büyük firmaların ulaşabildiği entegrasyon düzeyi şimdi en küçük firmalar için de mümkündür.

Siparişe göre üretim yapan tipik bir bilgisayar firmasının tedarik, zincirini gözönüne alalım. Tüketiciler firmanın internet sayfasına girip arama yaparak, kendi ihtiyaçları ve bütçelerine uygun makinalara karar verirler. Müşteri sipariş verdiği an teslim tarihinin ne olacağını öğrenir ve bir teyit numarası alır. Müşteri hiçbir baskı, hissetmeden alışveriş yapabilir ve ürünün tam olarak ne zaman eline geçeceğini bilir.

Üretici firma da bu durumdan fayda sağlamaktadır. Siparişlerin doğrudan müşteriden toplanması nedeniyle, kendi iş süreçlerinde kullanmak üzere çok değerli satış noktası bilgilerine gerçek zamanlı olarak ulaşmaktadır. Üretim  departmanı tam olarak ne  üreteceğini,  satınalma  da  ne  sipariş  edeceğini  bilir. Pazarlama departmanı da belirli bir programın başarısını ölçebilir.

Bu senaryo bir adım daha ileriye götürüldüğünde, bilginin doğrudan parça tedarikçilerinin ve tamamlanmış mal distribütörlerinin sistemlerine gittiği senaryo elde edilecektir. Kısaca, eğer firma sadece kendi süreçlerini otomatize etmekle kalmayarak, bunları tedarik zincirindeki diğer üyelerin otomatize edilmiş süreçleriyle entegre ederse, bugünün hızla değişen pazar koşullarıyla zincirdeki firmalar hep beraber mücadele edebilirler.

Bilginin entegre edilmesi birçok işletmenin iş süreçlerini iyileştirme çabasının temelinde yatmaktadır. Modern ERP sistemleri, organizasyona, süreçlerini planlama, kontrol etme ve izleme olanağı sağlamak üzere tasarlanmışlardır. İletişim için standart mekanizmalar kullanarak, paylaşılan bilginin ne anlama geldiği hakkında genel bir anlayış geliştirerek ve verilere ulaşmak için bir dizi kural oluşturarak, ERP sistemleri yüksek seviyede entegrasyon sağlamaktadırlar.

11 Haziran 2012 Pazartesi

ERP Sistemlerinde Optimum Stok Yönetimi

MALZEME MİKTARI İLE İLGİLİ SORUNLAR

Sanayi işletmelerinin kullandıkları malzemenin çeşitleri kimi kez binlerce kaleme ve eldeki malzeme stoklarının değeri de milyarlarca liraya varabilir. Bu nedendir ki sadece imalat esnasında kullanılan malzemenin cinsi değil, malzemenin elde bulunması gereken miktarı da önem gösterir. Ortaya çıkan sorunlar;

1. Sürekli ve alakasız bir üretime olanak verebilmek için gerekli tür ve nitelikte malzemeden elde yeterli miktarda bulundurmak

2. Eldeki stoklara olabildiği kadar az sermaye bağlamak

3. Eldeki malzemeyi zaman ve emek bakımından en kolay kullanılabilecek biçimde güvenlik içinde bulundurmak.

Sıralanan sorunlar kısmen üretim bölümünü, kısmen de yönetim ve finansman servislerini ilgilendirir. Bir sanayi işletmesinde üretimden sorumlu olanların amacı, imalat programının aksaksız olarak gerçekleştirilmesidir. Buna göre malzeme eksikliğinden üretimin aksaması gibi bir sorunu ortadan kaldırmak için üreticiler her malzemeden olabildiğince fazla elde bulundurulmasını isterler. İşletmede finansman bölümünün amacı ise işletmenin faaliyetlerini en az sermaye bağlayarak gerçekleştirmektir. Bundandır ki finansman bölümü çalışanları stokların gereksinimi karşılayabilecek en düşük düzeyde tutulmasını isterler. Bu iki zıt görüşü birleştirmek amacı ile işletmecilikte “Stok Kontrolu” son yıllarda büyük önem kazanmış ve bu alanda matematiksel yöntemler ve bilgisayardan geniş çapta yararlanılmıştır.Ve bu amaçları gerçekleştirebilmek için, başvurulabilecek başlıca önlemler;

1. Her şeyden önce satış ve üretim kısımları arasında eşgüdüm sağlanmalıdır. İşletmenin “üretim planı” yapılan satış tahminleri doğrultusunda hazırlanmalı. 
2. Hangi mamullerden ne miktarda üretileceği kararlaştırıldıktan sonra, programı gerçekleştirmek için gerekli malzemenin cins, miktar ve tedarik zamanı ile ilgili “malzeme tedarik planı” yapılmalıdır. 
3. Satın alma işleri bir merkezden ve düzenli yürütülmeli, fiyat bakımından en uygun koşullar sağlanmaya çalışılmalı. 
4. Malzemenin güvenli ve imalata kolay varabilecek bir şekilde bulundurulması sağlanmalıdır. Kullanım ve stok miktarı hızlı ve sağlıklı kontrol edilmeli.

OPTİMAL SİPARİŞ MİKTARI
Bir malzemeden bir seferde ne miktarda satın alınması halinde işletme için en az maliyet olacağı konusu literatürde “optimal sipariş miktarı” olarak geçer. Bu sorun yalnızca dışarıdan malzeme satın alınması değil, işletmede imal edilecek bir mamulün parti ve seri büyüklüğünün saptanması için de söz konusu olur. Konu şu sorularla daha iyi açıklanabilir. Bir malzemeden ufak partiler halinde, fakat bir zaman zarfınsa bir çok kez sipariş vermek mi daha uygundur. Yoksa bir seferde örneğin bütün bir yılın gereksinimini karşılayacak miktarda malzeme sipariş etmek mi daha hesaplıdır.

ÇOK STOK BULUNDURMANIN MALİYETİ

1. Çok stok için daha büyük bir depo yerine ihtiyaç olduğundan, depo kirası ve depo binası amortismanları çok olur.

2. çok stok çok sermaye bağlamasını gerektirdiğinden, faiz maliyetleri yükselir.

3. Büyük stoklar fiziki bakımdan bozulabileceği gibi faiz bakımından da değer kaybına uğrayabilir. Karşılaşılabilecek rizikolar için ödenen sigorta primleri de maliyeti artırır.

4. Büyük stoklar, stok bulundurma ve kayıt işlemleri için daha çok eleman, malzeme ve enerji maliyetleri gerektirebilir.

AZ STOK BULUNDURMANIN MALİYETLERİ

1. Az stok bulundurmak ufak partiler halinde fakat çok sayıda sipariş vermek demek olacağına göre, sipariş, nakliye ve depolama işlemleri maliyetleri çok olur.

2. Yetersiz stok yüzünden üretim aksayabilir ve bu aksamalar maliyete katma değer sağlar

3. Üretim aksaması dolayısıyla satışlar da azalacağından, satışlardan beklenen katkı da düşer

4. Üretim ve satış akaklıkları yüzünden kaybedilen müşteriler, işletme için bir “goodwill” veya firma değeri kaybı olur

STOK BULUNDURMA (STOKLAMA) MALİYETİ
Çoğunlukla belirli bir yüzde veya birim başına belirli bir tutar olarak kabul edilen bu maliyetlerin ortalama stok için yapılan faiz, kira, sigorta, v.s. gibi bütün maliyetleri içine aldığı varsayılmaktadır. Ortalama stok olarak sipariş miktarının ½’si temel alınmaktadır.

SİPARİŞ MALİYETLERİ Bir siparişin verilmesinden depoya girmesine kadar geçen her türlü yazışma, tesellüm, kontrol ve kayıt maliyetleri “sipariş maliyeti” olarak tek bir tutar biçiminde belirtilmektedir. Pratikte belirli bir hesap dönemi içerisinde katlanılan bu tür maliyetlerin sipariş sayısına bölünmesiyle ortalama bir sipariş maliyeti hesaplanmaktadır. Optimal sipariş miktarını bulabilmek için, yukarıda sözü geçen iki maliyetin toplamının en az (minimum) olması gerekmektedir.

STOK KONTROLU Stok kontrolünün en önemli sorunlarından biri olan optimal sipariş miktarı konusu yukarıda incelendikten sonra, bu kontrolle ilgili diğer bazı sorunlarda aşağıdaki gibidir.

a) En az stok miktarı Herhangi bir hammaddeden elde en az ne miktarda bulunması gerektiği özellikler şu faktörlere bağlıdır.
Günlük kullanımı
Tedarik süresi
Emniyet stoku ihtiyacı
Bir malzemeden günlük kullanım miktarı ne kadar çok ve bu malzemenin tedarik süresi ne kadar uzun olursa, elde o kadar çok stok bulundurmak gerekmektedir.

b) Stok miktarının izlenmesi Çeşitli malzeme için en az stok miktarı saplandıktan sonra, eldeki stokların fiilen bu miktarların altına düşüp düşmediğini sürekli olarak izlemek ve kontrol etmek gerekir. Bu konuda uygulanan birkaç yönteme kısaca değinmekle yetinelim. ABC Yöntemi: sanayi işletmelerinde az veya çok kullanılan

BUMERANG