29 Mart 2010 Pazartesi

ÜRETİM YÖNETİMİ – ERP / MRP

İşletmelerin rekabet ortamında ayakta kalabilmeleri ve varlıklarını sürdürebilmeleri üç ana parametreye (kalite, verimlilik ve maliyet) bağlanmıştır-ki son zamanlarda bu parametrelere dördüncüsü “hızlı tepki verme” de eklenmiştir. Bütün bunlar kıt kaynakların etkin kullanılmasına bağlıdır. Bu kaynaklarda hammadde-malzeme, işgücü, makine ve teçhizat ve finansmandır. Bu kaynakların etkin ve gerçekçi kullanılması üretim planlama ve kontrol faaliyetleri ile yani ÜRETİM YÖNETİMİ ile mümkündür.

Günümüzün global iş ortamında şirketler hızlı bir değişim ve değişimin getirdiği yeni fırsatlarla karşı karşıya bulunmaktadırlar. Rekabet tüm işletmeleri daha yüksek düzeylerde hizmet vermeye iterken, gelişen teknoloji de ürünlerin yaşam döngülerini kısaltarak ve şirketleri yeni teknolojileri benimsemeye ya da pazar paylarını kaybetme riskine katlanmaya zorlamaktadır.

Yerel bazdan ulusal ve uluslar arası baza tırmanmış olan rekabet, rekabet gücünü korumak ve geliştirmek isteyen işletmelerin vizyon ve stratejilerini yeniden yapılandırmalarını gerekli hale getirmiştir. Katı ve bazende acımasız rekabet, işletmeleri ürün/hizmet kalitelerini artırmaya, pazara tepki hızını yükseltmeye ve bunları başarırken de maliyetlerini düşürmeye zorlamaktadır. Her işletme, bir tedarik zinciri içindedir. Değişimlere hızlı ve ekonomik tepki verebilmek için, işletmenin tüm fonksiyon, süreç ve kaynaklarının entegre bir şekilde planlanması ve kontrol edilmesi gerekmektedir. 

Bu sürekli değişim ortamında rekabette başarılı olmak, değişen iş koşullarını önceden tahmin edebilmek ve bunlara hızla yanıt verebilmek demektir. Şirketinizin bunu yapabilmesi için işinizin tüm cephelerini güçlü ve esnek bir biçimde destekleyen sağlam bilgi sistemlerine ihtiyacı vardır. Bu sistemler şirketinize, iş uygulamalarından ve örgütsel yapılardan lojistik, proje yönetimi, finans, servis, dağıtım, nakliye ve imalata kadar her cephede değişimlere uyum sağlama yeteneği kazandıracaktır. Bütün bunları İşletme Kaynaklarını iyi planlamak ve yönetmekle yapmak mümkündür.

Değişimle birlikte talepte çeşitlilik, teslim sürelerindeki kısaltma, kalitenin ön plana çıkması ile birlikte yepyeni üretim yönetimi anlayışını getirdi 20.yy. sonlarına doğru arz/talep ilişkisi 1980’lere kadar arzın yönlendirdiği Push by the industry (Sanayi’den kaynaklanan itme ) iken yeni dönemde yerini talepin yön verdiği Pull by the Customer’a ( müşteriden gelen kaynaklanan çekme ) kavramına bıraktı.

1930’lu yıllarda başlayarak başlayarak kullanılan istatistiksel stok kontrol yöntemleri( yeniden siparişş, ekonımik sipariş miktarı,ABC klasmanı vb.gibi ) bilgisayarların gelişmesi ve özellikle 1980’liyıllarda PC’lerin yaygınlaşması ile birlikte yepyeni bir dünyaya açıldı

ABD ve bazı batı ülkelerinde geliştirilen kantitatif bazı yöntemlerle, önce MRP ( Malzeme İhtiyaç Planlaması ) ve daha sonra geliştirilen MRP ll ( Üretim Kaynak Planlaması ) ve nihayet, ERP (İşletme Kaynakları Planlaması ya da Kurumsal Kaynak Planlaması )’na ulaşıldı. Bu yöntemde ortak amaç, çok çeşitli ve yüksek variasyonlu ürünlerin üretim sürecinde insan gücünden en verimli yararlanmak ve; hammadde, ara stoklar ve mamul stoklarını en aza indiren, hatta sıfır stok’u hedef alan üretim yönetimi sistemlerine ulaşmaktı.

Üretim Yönetimin de; Üretim , Üretim süreçleri ve yönetim söz konusudur.

Ekonomistlerin “ Fayda yaratmak” diye tanımladıkları üretimi, mühendisler; Bir fiziksel varlık üzerinde onun değerini artıracak bir değişiklik yapmayı yada hammadde veya yarı mamulü mamule dönüştürmek şeklinde tanımlıyorlar...

Yönetim kavramını da “Değişen çevrede sınırlı olan kaynakları kullanarak, organizasyon amaçlarına etkili ulaşmak için başkaları ile işbirliği yapmaktır”diye tanımlarsak Üretim Yönetiminde ki parametrelerden “Üretim Planlama”nın birinci derecede önemini vurgulamış oluruz.

ÜRETİM PLANLAMA TEKNİKLERİ

İşletmelerin yapısına göre üretimi ve bunu ilgilendiren girdileri kontrol altına alacak ve sistemli takip edecek Üretim Planlama ve Kontrol ; işletmenin hemen hemen tüm departmanları ile yakın ilişkili ve bilgi alışverişinde bulunmayı zorunlu kılar.

ÜPK tekniklerinin öğrenilmesi ve başarı ile uygulanması; mühendislik , matematik, istatistik, işletmecilik ve yöneticilik bilgilerinin, kazanılan tecrübelerin ışığında dikkatli bir sentezi ile gerçekleşebilir.

Üretim planlaması gelecekteki üretim faaliyetlerinin düzeylerini veya limitlerini belirleyen fonksiyondur.

Üretim Planlamanın Gerekliliği :

1-Üretim sistemlerinde çeşitlilik, yoğunluk, karmaşıklığı

2-İşletme içi faaliyetlerde koordinasyon zorluğu

3-Departmanlar arası bağımlılık, ilişkilerin gelişmesi

4-Tedarik ve depolama faaliyetleri

5-Hizmet kalite ve fiyat rekabeti

6-İşletme ekonomisi gereği; işgücü, makine ve malzemenin kullanımı, kayıplarının minimize

edilmesi zorunluluğu üretim planmasını gerekli kılan sebeplerin başında gelir.

ÜRETİM PLANLARININ HAZIRLANMASI

Üretim planlarında öncelikle ele alınan veri taleptir. Doğaldır ki müşteri memnuniyeti önde gelir

1-Zaman: Tahminlerin kapsadığı zaman aralığı uzadıkça duyarlık azalır. ( aylık ile yıllık plan)

2-Ayrıntıya inme derecesi: Talep tahmini yapılacak mamul sayısı arttıkça duyarlık azalır.

PLANLAMADA TEMEL SEÇENEKLER

1-Üretim hızını stok maliyetlerinin yükselmesi pahasına sabit tutmak

2-Talebin mevsimlik dalgalanmalarını üretim hızını değiştirerek karşılamak , stokları minimum düzeyde tutmak

3- İki alternatifin uygun kombinasyonunu uygulamak

Bu temel seçenekler dışında; Son zamanlar da adından sıkca soz edilen “Esnek Üretim Planlaması” ve” Stratejik Planlama”’dan da söz edilmektedir.

PLANLARININ UYGULANMASI:

Kısa vadeli planlama “ pratik” planlama; uzun vadeli planlama “ stratejik “ planlama kavramları içinde yer almaktadır.

Standart üretim yapan işletmelerde planlama, siparişe göre üretim yapan işletmelere göre daha kolaydır. Yıllık talep tahminleri ve bunların aylara göre dağılımı mevcut makina kapasitelerine göre programlama ve sonra makinaların boş zamanlarının saptanması ve bu zamanlarında üretime yönlendirilmesi ile işlem büyük ölçüde tamamlanır . Ancak bu planlamada serbest zamanların karlı üretimlere yönlendirilmesi ve maliyetlerin de göz önünde tutulmasını gerektirir.

Siparişe dayalı üretim yapan işletmelerde planlama daha zorlaşır ve önem kazanır. Zira ürün özel olduğundan fazla üretilmeyecek, belli zamanda tamamlanacak ve sevk edilecektir. Makinenin bu siparişin arkasından boşta kalmaması için yeni siparişin hazırlıkları tamam olmalıdır. Siparişe bağlı çalışan işletmelerde aylık planlamanın zorluğu, Yönetimi, üretim planlamasını haftalık yapmaya zorlar. Zira üretim planlamacı bir hafta sonrasını görmekte güçlük çeker veya aşırı plan değişikliği, planın başarısını azaltır.

1-Üretim Hızını Sabit Tutmak :

Bir işletmenin Direkt işçilik giderleri dışındaki işçilikler; Endirekt işçilikler ve Genel işletme giderleri genelde üretimin artması yada azalmasında pek fazla değişken değildirler. Şöyle ki bir işletmede çalışan makine sayısını azaltmak yada çoğaltmak endirekt çalışanların sayısını pek fazla etkilemez. Yönetim pozisyonundaki ustalar,mekanik ve elektrik bakımcılar vinç ya da forklift operatörleri, muhasebe, personel elemanları aşçı, bekçi gibi çalışanların giderleri aynen devam eder. Bu durumda üretimin maliyeti bu çalışanların da giderlerine göre hesaplandığından, üretimin hızının sabit tutulması yani düşürülmemesi temel hedef olmalıdır.Çünkü üretim düşerse, maliyetler yükselecek, kar azalacak; belki de zarar söz konusu olacaktır. Bu tip planlamalarda ihmal edilen ama önemli bir sorun haline gelebilen “stok maliyetleri”dir. Üretimini satabilen işletmelerde bu sorun olmaz. Ürettiğini sat!. Ne kadar fazla üretebilirsen o kadar maliyet azalacak, kar artacaktır. Bu model. Stok sorunu olmayan işletmeler için geçerlidir. Ürettiklerini zaman zaman stoka koyan işletmelerde yer ve finans gündeme gelince bu plan geçerliliğini yitirir. Dağ gibi stoklara dağ gibi de para gerekir.

2-Talebin mevsimlik dalgalanmalarını üretim hızını değiştirerek karşılamak

, stokları minimum düzeyde tutmak.

Talep mevsimlere göre değişken ise, örneğin kola, dondurma gibi mevsime göre değişen taleplerde stok yapılması hem ekonomik olarak hem de son kullanım ömrü, olarak zorlaşır. Bu durumda stoka üretim yerine üretimin azaltılması zorunlu bir yol olur. Doğaldır ki yaz aylarında daha yüksek kapasite kış aylarında kısmi kapasite kullanımı ve üretimin buna göre yapılması gerekir.

3-Bu iki alternatifin kombinasyonu: Bir yandan bazı üretim tiplerinde üretim hızını sabit tutarken diğer yandan mevsimlik dalgalanmaya göre bazı tiplerin üretimini azaltmak yada ara vermek bu alternatif için geçerli olabilir. Örneğin dondurma yapan bir işletme kendisini süt ürünlerinin başka bir tipini de üretebilirse, yoğurt, yağ vb. üretim hattında talebi sürekli olan tiplerde üretim hızı sabit, değişken olan tiplerde değişken üretim ile bu kombinasyonu sağlayabilecektir.

4-Esnek Üretim Planlaması:

Eğer tüm planlar, varsayımlar ve çevre koşulları beklendiği gibi sonuçlansaydı, değil “ Esnek Üretim Planlaması”na Üretim planına dahi ihtiyaç olmazdı. Çünkü, “Üretim Planı” Satış Bütçesi”nin bir türevi olurdu. Oysa iş dünyası ve koşulları sürprizlerle doludur. Hele oynak piyasalar ve kriz ortamları satış, üretim ve alım bütçelerini kökünden değiştirmekte, yeni yeni kurallar ortaya çıkarmaktadır. Amaç, “Vakit, Nakit ve Kalite’nin verimli yönetimi” olduğuna göre Planlama kriterlerinin bu doğrultuda incelenmesi gerekir.

İstenildiği zaman değiştirilebilen üretim planına esnek üretim planı adı verilmektedir.

Bu sayede

· Yüksek ham madde stoklarına,

· Çok düşük ürün stoklarına,

· Uygun olmayabilen bir kapasite dağılımına

· Çok yüksek müşteri memnuniyetine ulaşılmış olunur.

Kısaca dört ana grupta sıralanan bu parametrelerde, değer ve koruma riski yüksek olan ürün stoklarının en az seviyeye inebilmesi şüphesiz büyük avantajdır.

Hammadde stoklarının en düşük seviyede tutulabilmesi ise,

· Çok kısa “tedarik süreleri” ne

· Ürün, ürün türevleri ve hammadde ilişkisinde doğru planlamaya bağlıdır.

Kaynak :  Atilla Filiz  (ati mühendislik eğitim yönetim danışmanlık)

www.pargesoft.com Microsoft Dynamics ERP Çözüm Ortağı

BUMERANG